Köşe yazımı yazdığımda gelen mesajlardan gördüm, 13 Şubat Dünya Radyo Günü nedeniyle yazan arkadaşlarımız oldu.
Düşünmeleri güzel, mesajlar için teşekkür ediyorum.
Ancak;
Bu gün, gündem açısından çok gerilerde benim için..…
Asrın bence en büyük felaketlerinden birini yaşayan ülkemde, deprem, deprem haberleri, göçük altında kalanlar, çıkarılış hikayeleri, yaşam mücadelesi vermeye çalışan yerel halk, yardım için koşan yürekler….
Bugün asıl gündem bu…
Her satırda kelimeler boğazıma düğümleniyor.
Kocaman yürekli insanlar var, ülkemde.
Depremin oluşunun hemen ardından, ekmeğini bölüşen, benimde bir yardımım olur mu? Düşüncesiyle organize olup bölgeye giden benim insanım.
Şimdi panik bitti.
Aklıselim gerek..
Doğru ve ihtiyaca yönelik yardımlara ihtiyaç var.
Battaniye, belki de ısınmak adına en önde gelen pratik ihtiyaçlar.
Tüplü soba, barınmak adına konteyner veya çadır…
Hep bir organizasyonun gereği….
Ve en önemlisi, her giden de dinlediğim, kötü niyetli insanlar.
Gelen yardımları sosyal medyadan çağrıyla sessiz alanlara çekip, amacı doğrultusunda kullananlar.
Bu nedenle, devlet yetkililerinden bilgi almadan, gidilen mahallenin muhtarlığı, yöre insanları ve belediye aracılığıyla teyit etmeden yardım yapmayın.
Radyo konuklarım sürekli bu konuda uyarıyor.
Öyle asil bir milletiz ki;
Gelen yardımları bile isteme yoluna gitmeyen..
İhtiyacı olmasına rağmen talep ettiğini söyleyemeyen bu aziz memleketlim.
Allah’ım hepsine güç versin.
Bu soğuk kış günlerinde yaşanılanın sadece ekran görüntüsü kadar olan kısmına hâkimiz.
Ve gidip dönenlerden öğreniyoruz ki;
Başta tuvalet ve hijyen malzemeleri, en önemli eksik.
Sağlık sorunları yaşanacağı endişe ediliyor.
Günlerdir su görmemiş, duş imkânı bulamamış insanlar.
Barınma için hala arabalarda, derme çatma çadırlarda yaşayanlar var.
Seyyar lavabolara ihtiyaç duyuyor. Elini yüzünü yıkamak istiyor.
Yaşama sarınmak istiyor.
Isınmak için tüplü ısıtıcılar gerekiyor belli ki. Ve devamı tüpgaz desteği.
Akaryakıt yetmiyor.
Kamyon ve ya tırlar yardım götürdükleri için, istendiği an bulunamıyor.
Ancak bir teşekkür de Başkan Ümit ÖZKAN’A yapmam gerek. Elinden geldiğinin fazlası için çırpınıyor.
Hatta elinde şu an sevkiyatta olan kamyonlar boşaldığı an, yeni bir yükleme yaparak deprem bölgesine kimini de ücretsiz yolluyor.
Konteyner alan ve gönderen iş insanları, isimsiz kahramanlar
Çadır ve yaşam malzemesi yollayan ve kimseye duyurmadan tır doldurup bölgeye yollayan insanlarımız gurur veriyor.
Ve..
Ünye Belediyesi önünde dolmuştan inmiş koşarak gelen teyzem ve kızı, “Alın şu yorgan ve battaniyeyi yollayın kızım” diye verirken.
“Biraz et kavurdum şu poşetimi de ekleyin” sözleri kulaklarımda hala yankılanıyor.
Bu eli öpülesi anneler.. Bu aziz millet..
Ve lütfen dikkat…
Her depremzedeyim diyene de kapıları açmayın. Mutlaka yetkililerle irtibata geçin.
Kötü niyetle evleri soymaya gelen hain düşüncelere de yer vermeyin.
Kalın sağlıcakla…